Kendi kendine ingilizce öğrenmiş ve yurtdışında çeşitli mecralarda artistlikler yapmış biri olarak İleri Seviye İngilizce Öğrenmek nasıl olmalı sorusunun cevabı konusunda ihtiyacı olanlara perspektif katabileceğime inanıyorum.
Gerçek şu ki, ileri seviye ingilizce konuşmak için illa ki yurtdışına çıkmış olmamıza gerek yok. Motivasyonumuzu sağladığımız takdirde günümüz çağında bunu oturduğumuz yerden yapabiliyoruz.
Kendimden örnek vermem gerekirse, 20 yaşlarımdayken hiçbir ekstra eğitim almadan “Advanced” seviye konuşabiliyordum. İlk yurtdışına çıktığımda Prague Üniversitesinde Conversational Trainer olarak bir süre ders verdim.
Öncelikle bunun kolay bir şey olmadığının hepimiz tabi ki de farkındayız. Ancak bu güne kadar olunmadığı kadar şanslıyız; çünkü internet çağında yaşıyoruz. Yani bilgiye ulaşmak hiç olmadığı kadar kolay.
Bu soruları uzun bir süredir çok kişiden alıyorum; kendi kendine nasıl başardın? Ben nasıl yaparım?
İşte paylaşabileceğim bazı içgörüler:
Neden istediğini tam olarak bilmek
İngilizce öğrenmek herkesin dilinde ama tam olarak neden bunu yapmak istiyoruzun cevabını vermek motive olmak açısından çok önemli. Benim için bu yabancılarla iletişim kurabilmekti. Bu yüzden çoğu zaman türkçe ifade ettiğim şeylerin ingilizcede nasıl ifade edilebileceğini düşünür, araştırırdım. Yabancılarla iletişim kurduğumda bunları test ederdim.
İzmir’de yaşamanın ve sosyal birisi olmanın getirdiği avantajları göz ardı edemem, ancak bulunduğunuz konumun artık turistik olması dahi gerekmiyor. İletişim kurabilmek için çok faydalı aplikasyonlar var: Wakie bunlardan bir tanesi.
Sizin için gerçek sebep ne olabilir?
Yazının devamında yüksek seviye ingilizce bilmenin faydaları arasından sizin için öncelikli olanı seçebilirsiniz.
Dizilerin ve Youtube’un olağanüstü gücü!
Komik kedi videoları v.s. Anlamakta zorlanacağınız ingilizce içerikler?
Çoğunlukla ikinciyi seçmek durumundasınız. Sevdiğiniz dizileri artık arkanıza yaslanıp cips yiyerek izlemekten ziyade gelişim için birer fırsat olarak görebilirsiniz. Aşağıdaki aşamaları sırasıyla uygulayarak sınırlarınızı zorlamalısınız:
Türkçe altyazı ile izlemek
İngilizce altyazı ile izlemek
Altyazısız izlemek
Devamlı aksiyon almak
Devamlı konfor alanından çıkıp aksiyon aldığımız takdirde çok önemli doneler elde etmiş oluyoruz. Bu noktada referans almamız gereken tek kişi kendimiziz. Eğer çevrede ingilizcesi bizden daha iyi birisi varsa bu durum işimizi daha çok zorlaştırmamalı. Aksine onlarla konuşmak, pratik yapmak, soru sormak, ekstra bilgi edinmek altın değerinde.
Unutmayalım; Başarı kelime anlamı olarak, başkalarının kısıtlaması altında kalmadan, önceden yapamadığımız, ancak artık yapabildiğimiz her şeyi kapsıyor.
Önceden kullanmadığımız, test edebildiğimiz her kalıp, kelime bu yüzden başarıdır.
İlgi alanlarını artık yalnızca ingilizce üzerinden takip etmek
Belli bir aşamadan sonra artık tüm ilgi alanlarınızın ingilizce karşılığını bilmek her zaman çok büyük bir artı olacaktır. Psikolojiye ve felsefeye ilgili birisi olarak ilk başlarda zorlansam da okumalarımı ingilizceye kaydırmak uzun vadede inanılmaz sonuçlar doğurmaya başladı.
Anadili ingilizce olanlarla felsefe tartışabilmek sevdiğim aktivitelerden birisi haline geldi.
Asla anadili ingilizce olanlar kadar iyi konuşamayacaksınız
Realist olmakta fayda var; orda doğmadıysanız, ya da küçüklükten anadili ingilizce olan birilerinin etrafında değilseniz ingilizce her zaman ikinci diliniz olarak kalacak. Bu gerçeği demotive olmak değil, beklentilerimizi düşük tutmak için kullanmalıyız;
HATA YAPMAK HİÇ SORUN DEĞİL!
Yaptığım en büyük hatalar bana en güzel dersleri verenlerdi.
En sevdiğim barın girişinde içkimi yudumlarken iki tane serseri ingilizin barın kaçta kapandığını sormasına verdiğim cevapta “hour” kelimesini yanlış telafuz ettiğim için alay ettiklerini dün gibi hatırlıyorum (“Hour” kelimesinin “our” olarak söylenmesi saçmalığı).
O gün o lavuklardan nefret ettiysem de bir daha asla aynı hatayı yapmadım.
Yüksek Seviye İngilizce Bilmenin Faydaları:
Limitsiz bilgiye ulaşma şansı
İş dünyasındaki önde gelen firmalar artık eski “zayıf yönünüz nedir” saçmalıklarından ziyade çalışanlarının kendilerini devamlı geliştiren insanlar olması gerektiği gerçeğini farketmiş durumda. İnternetteki en çok içeriğin ingilizce olduğu gerçeği iş dünyasında sadece özgeçmişte, kağıt üzerinde bilmekten ziyade bu açıdan daha da öne çıkarıyor.
Büyük resme daha kolay bakabilmek. Tüm dünyanın konuştuğu, belki daha doğrusu konuşması gerektiği bir dil tabiki dünya genelinde ne olup bittiğini anlamamız açısından bize çok büyük artılar kazandırıyor.
Dünyanın geri kalan büyük kısmıyla rahatça iletişim kurabilmek
Networking. Çevremizdeki 10 en yakın insanın ortalamasıyız. Sosyal çevremiz bizi günlük kararlarımızda çoğu zaman farkettiğimizden fazla etkiliyor. Dünyanın çeşitli yerlerinden dostlar edinmek demek, apayrı kültür ve çevrelerden birer parça almak ve katmak demek.
Kültürler arası “dating” başlıca bir konu olsa gerek. Bundan belki ilerdeki yazılarımda bahsederim.
Uzun lafın kısası ingilizce öğrenmek, diğer herhangi bir dile göre daha kolay olsa da çoğumuz için tutarlı ve devamlı çalışmanın zor olduğu bir gerçek.
Umarım bu yazı motivasyonunuzu artırabilen bir etki yaratır. Çocuksu bir hatırlatma, yabancıların olduğu bir ortamda ingilizce konuşurken ne kadar rahatsanız o kadar popüler olma ihtimaliniz var.
Beyaz Saray’ın önündeki “Trump Putin’in kuklasıdır” isimli protestoya gülen beyaz t-shirtlü rus ev arkadaşlarım.
Soru ve yorumlarınız benim için çok önemli.
Geridönüşlerinizi bekliyor olacağım.
ความคิดเห็น