
Türkiye'de ortalama yaşam süresi 78 yıldır. Eğer günde 8 saat uyuyorsak hayatınızın 3'de 1'ini yani 26 yılını uyuyarak geçiririz.
(Kaldı 52)
Ortalama bir üniversite mezunu hayatının tam 3 senesini okul ile ilgili aktivitelerde harcar.
(kaldı 49 yıl)
Çalıştığımız iş haftalık 45 saatten 35 yıl boyunca toplam 75,600 saatimizi alır.
Yani hayatımızın ortalama toplam 9 senesini işe harcarız.
(Kaldı 40 yıl)
Geriye epey bir boş zaman kalıyor gibi, ama tam öyle değil; 70 yaşından sonra fiziksel ve mental kapasitemiz düşebileceği için 8 yılı da oradan düşebiliriz.
(32 yıl)
32 senenin ortalama %15'unu yemek, temizlik gibi ev işlerine harcarız.
(27 sene kalır.)
Kolektif bir toplum olduğumuzdan bu zamanın %30'unu sevdiklerimizle geçirsek geriye tam 19 SENE BOŞ ZAMAN KALIR.
Bu tam anlamıyla 19 sene tam özgürlük demek değil mi?
Tam olarak değil,
Türkiye'de yetişkin bir birey ortalama günde 3 saat sosyal medyada (7.5 sene) 4 saat TV izleyerek (10 sene) harcar.
(-17.5 yıl)
Geri kalan 1.5 seneyi muhtemelen (hatta daha fazlasını) kahvehanelerde, barlarda, kafelerde harcıyoruz.
Peki tüm bu durumu nasıl avantaja çevirsek nasıl görünürdü?
Örneğin İnternette geçirdiğimiz zamanı öylesine zaman öldürmek için mi harcıyoruz yoksa İngilizce'yi ilerletmek, yeni iş modellerini öğrenmek ve TL yerine döviz kazanmak için kişisel stratejiler geliştirmek için mi?
Bu veriyi kişisel olarak yorumlamak bize kalmış, bir diğer örnek de ev işinde geçirdiğimiz 5 seneyi belki de 8 seneye çıkararak sağlıklı yemekler hazırlayarak ve temizliği koruyarak ömrümüzü uzatabilir, daha sağlıklı bir yaşlılık geçirebiliriz. (Sağlıklı beslenmeye zamanım yok bahanesinin saçmalığını fark ettim.) Her şeyin yanısıra milyarlarca yıllık insanın var oluşunun yanında geçirdiğimiz ortalama 78 senenin esasında hiç bir anlamı yok, yine de en kıymetli olan varlığımızın, yani zamanımızın asla geri dönüşü olmadığını kendimize arada bir hatırlatmamız gerekiyor. Şöyle bir bakalım, eğer yaptığın işten nefret ediyorsan en az 9 senen boşa harcandı demektir.
Sağlıklı ya da finansal olarak emekliliğe hazırlanmadıysan en az 8 yılın harcandı demektir. Oturduğun yerde sürekli telefonuna bakıyorsan ve uzun uzun Netflix izliyorsan, en az 17.5 senen gitti demektir. O zaman bir karar vermen gerekiyor, ya pasif bir şekilde hayatının geçip gitmesini izleyeceksin, ya da hayatın kısalığını kabul edip her anın tadını çıkarabileceğin bir hayat kurgulamak için çabalayacaksın. Kimseye bu yazıyla işlerini bırakıp hippi gibi yaşamasını teklif etmiyorum, asla; aksine vurgulamak istediğim, bana göre KİŞİSEL DİSİPLİN VE GECİKTİRİLMİŞ HAZ hayattaki özgürlüğü ve keyfi artırabilen en önemli araçlardır. Burada önemli şey, zamanımızı nasıl harcamaya karar verdiğimizdir. Sonrasında mesele bu kararın sürekli arkasında durabilmek. Şimdi 19 senelik boş zamanımıza bir göz atalım, bu toplam 166,440 saat demek. 10,000 saat kuralının gerçek olduğunu varsayarsak (bir aktivitede 10,000 saatte ustalaşırız) Bu, hayatta 16 şeyde ustalaşabileceğimiz anlamına gelir. Tam delilik değil mi? Ben bunu bu kadar gerçekleştirebilmiş kimseyi tanımıyorum. Ancak hayatta yapmak istediğin çok önemli 1 şeyi dahi yapamıyorsan Zamanını nasıl harcadığını kontrol edemiyorsan Hala İngilizce öğrenemediysen Sağlığına dikkat etmiyorsan Yatırımı ve finansal dinamikleri öğrenip aşağı yönlü olduğumuz bir ekonomide kişisel olarak sorumluluk alamıyorsan Bana göre potansiyelinden çok şey kaçırıyorsun demektir...
Comments